Yazıyı okumadan önce eğer henüz yapmadıysanız bu yazıya bir kez göz atmanızı öneririm.
 

17:54 19 Haziran 2015.. Antonio Vivaldi – “Summer” from four seasons .. Bir kaç saat önce iş arayan, maddi durumu epey sıkıntılı bir kişi ile konuştum. Bir süredir manevi destek olmak istediğim birisi. Konuştuğumuzda çok güçlük içinde olduğunu söyledi, bu sabah birisi tarafından hakir görüldüğünden bahsetti ve o an ağlamaya başladı. Maddi olarak çok güçlük içinde olduğundan bahsetti. Çikolata almaya giderken önce ona uğrayıp destek olmak geçmişti aklımdan, ve önce ona gitmiştim. Evet çikolata 🙂 . Yanında oturdum ve Ruhsal Kalbe odaklanıp onu dinledim. Benden iş bulmam için yardım istedi. Ona mümkün olduğunca bunun ona bağlı olduğunu söyledim. Elimden geldiğince yardımcı olacağımı ama nasip meselesi olduğunu söyledim. Bana ne iş olursa çalışacağını söyledi. Tanıdık bir kaç kişi buldum ve onlardan bir tanesi bir yardımcı aradığını söyledi. 4. konuştuğum kişiydi. İş arayan şahsın yanına gittim ve yardımcı arayan kişinin görüşmek için bizi beklediğini söyledim. Bana işin sigortalı olup olmadığını sordu. Ben de ona şu anki gelirinin çok düşük olduğunu, çalışmasıyla sigorta parasını bile ödeyecek kadar kazanamadığını hatırlattım ve iş verecek kişinin de hem ona maaş verip hem de sigortayı ödeyecek durumunun kesinlikle olmadığını anlattım. Ama o 5 sene sonrası için güçten düşerse bir garantisi olmasını istediğini söyledi. Oysa ki şimdi büyük bir güçlük ve açlık içinde idi. Ben de arada destek oluyorum tabi ona ama .. burada anlatmak istediğim.. bana tutunacak dalı olmadığını söyledi.. Çok net gördüğüm şuydu… Eğer Allah’a güvenseydi.. gidip sigorta olmadan çalışırdı, ve şu an kazanamadığı onu sıkıntıdan kurtaracak olan parayı kazanırdı, hem de birisinin işine yardım etmiş olurdu.. Bazılarınız hemen refleks olarak sigortasızlığa karşı çıkabilir.. Ama bazı gerçekler var arkadaşlar.. Bir sigorta ödemek için o sigortayı ödeyecek parayı kazanabilmeniz gerekiyor.. Ama bu şahıs vasıfsız ve o parayı kazandırması mümkün değil.. sadece sigortasının parasını bile kazandırması zor o işverene. Çünkü yapacağı iş o düzeyde para getiren bir iş değil.. Burada Lapseki’de sigortayı karşılayacak vasıfsız öyle bir iş yok ya da bulması çok zor olur.. Ama aç kalmayacaktı eğer gidip çalışsaydı, rahatlayacaktı. Sigorta bedelleri falan hep devletimizce belirleniyor ama işte her koşulda işlemiyor bu sistemler..

Ama arkadaşımız içinde bulunduğu ümitsiz ruh halinden ve güvensiz ruh halinden dolayı, tutunacak dalı olmadığını, ve sigortalı bir iş bulması gerektiğini söyledi.. Ben de bunun mümkün olmasının çok güç olduğunu çünkü işveren gözüyle baktığımda kimsenin zararına bir kimseyi çalıştırmak istemeyeceğini, insanların sigorta bedellerini güçlükle ödediğini, sigorta sisteminde bir çok israf olduğunu ve birçok insanın buna zorla istemeye istemeye dahil olduklarını anlattım. En son tutunacak dalım yok.. sigorta gerekir yaşlılıkta falan gibilerden birşey söyledi.. Ben de Allah’a dayanmayı öğrenmelisin dedim.. Dost acı söyler, ne kadar yardım etmeye çalışsam da eğer bir insan Allah’a güvenmiyorsa işleri rast gidemiyor. Çünkü ona sunulan yardım dallarını farkında olmadan reddediyor.. Bir şekilde gerçeği görmesi gerekecek, Allah ona nasıl gösterecek, kendi görmek isteyecek mi bilmiyorum..

Eve geldim.. bilgisayar karşısında odağım dağılmış bir şekilde Facebook’ta geziniyorum.. Şu an klasik müzik dinliyorum. Odağımı serbest bıraktığım için, ama tamamen de koyvermediğim için enerjim içerde ne varsa ona göre şekillenip bir gerçeklik yaratıyor bana. Bu makaleyi yazarken belli bir bilinçliliği koruduğumdan kontrolden çıkmıyor.

İşte burada tecrübemin rengi siyah beyaza dönmeye başlıyor. Canlı renklerle dolu tablo siyah beyaza doğru gitmeye başlıyor. Ama yavaş yavaş.. Çünkü enerjiyi boşa harcamıyorum henüz. Bilinçliliği koyvermedim. Sadece ilerlemeyi durdurdum veya çok yavaşlattım. Yine de ürün vermeye çalışıyorum.

Dışarıda ve evde ikram edilen 1 dilime denk ekmek, 50 grama yakın koyun peyniri, satın aldığım 2 dido, 1 paket çokoprens, 2 bardak ananas suyu, 15 tane badem, 1 tane yeşil elma yedim.

Enerjinin yükselişi durdurduğu kovadaki ufak deliklerden yavaş yavaş boşaldığı duruma geçtim.

Eğer adanmışlığınız tam değilse, enerjiniz de egonuzun dışarı akıtacağı deliklerden boşalmaya başlıyor. Ne zaman ki odağınızı Ruhsal Kalbe full (ya da yapabildiğiniz en yoğun miktarda) çekiyorsunuz, o delikler kapanıyor ve enerji dolmaya başlıyorsunuz, vazgeçtiğinizde henüz kalıcı olarak kapanmamış delikler tekrar açılmaya başlıyor ve enerji yine boşalmaya başlıyor. Bunun gibi birşey gerçekleşiyor. Benim yapabileceğim benzetme bu. Şimdi yazının renginden önceki yazılardaki gibi yüksek bir enerji değil rengi siyah beyaza dönmekte olan bir enerji alıyor olmanız lazım. İşte bu da tecrübenin banalleşme hali 🙂 17:51 19 Haziran 2015.

Ama herşeye rağmen, hissettiğim bir koşulsuz sevgi var ki bunları sizlerle paylaşabiliyorum. Çünkü bunu kayıt altına almak istiyorum ki, hep yükselişte olmadığınız o anlarda, bunun da insani bir şey olduğunu hatırlayın ve kendinize sevgi ile yaklaşabilin diye.. Şimdi bu düşüş devam ederse shadow aspect dedikleri karanlık tarafım ortaya çıkmaya başlayacak. Aslında o da sevgiye layık.. sevgi bekleyen tarafım.. Mesela bugün yüzleşmeyip çikolata ile örtmeye çalıştığım duyguları içeren tarafım. Alın size şimdi bu çalmaya başladı: (dinlerken okumaya devam edebilirsiniz mesela 🙂 )

(Videoyu kaldırmışlar, linki benzer bir videoya değiştirdim) https://www.youtube.com/watch?v=g65oWFMSoK0

Ama olsun be. Şimdi nasıl biliyor musun? Ben bir sevgiliye ihtiyaç duymuyorum artık. Çünkü bütün dünya sevgilim benim. Sevgiyi Tanrı’dan hissedebiliyorum, ve herşey Tanrı olduğundan ben de kendimi aynı sevgilimle paylaşır gibi herkesle herşeyle paylaşabilmeye başlıyorum. Evet, insan sevgilisinden bile utanır, tüm karanlığını ona bile gösteremez. Ama işte tüm karanlığını Tanrı’ya gösterebilmeye başladığında, Tanrı’nın sevgisiyle aydınlatılmaya başlayacak tüm karanlığın. Çünkü onun ışığı tüm evreni aydınlatmaya yeter, ve aydınlatmak istiyor. O zaman al işte.. Tanrım, senin parçan olan ve benim parçam olan insanlığa bir kısmımı daha açıyorum. Liriğin dibine vurduk. Vay canına.. Bir açılım oldu herşeye rağmen. Sevgiler Tanrım ve Yaradılış.

Bu yazıyı bir kaç kez Shadow Aspect’ini siyah esvaplar giyerek bize sunan sevgili Victoria Vives Khuong arkadaşımdan anılarımda kalan feyziyle de yazıyorum. Bir gün sizin de kendinizi ve yaralarınızı herşeye rağmen paylaşıp insanlığı beraber iyileştirmeye katkıda bulunmanız dileğiyle.. Ama herşey gönlünüzce olsun öncelikle.. 18:04 19 Temmuz 2015.

Bir dee daha tüm yaralarımı açmadım paylaşıma… anlıyormusun sevgili okuyucum? Kendini sev sevebildiğin kadar ve dünyayı. İşte bir insan kardeşin sana bunu anlatmaya çalışıyor. Kendi yapabildiği kadar anlatabilir ama daha fazlasını değil.. Bu yüzden onun da çalışması ve yol alması gerekiyor.. Kalbini daha açması gerekiyor. 18:14.