Yazıyı okumadan önce eğer henüz yapmadıysanız bu yazıya bir kez göz atmanızı öneririm.
 

Koşulsuz Sevgi, ya da İlahi Sevgiye odaklandığımızda ve farkındalık halinde kaldığımızda, derin bir arınma, iyileşme, olgunlaşma sürecine gireriz. Bu, kişisel boyuttaki ruhsal gelişimin önemli bir boyutudur. Önemlidir, çünkü kendi şahsiyetimizi, egomuzu/nefsimizi aşmamızda, sınırlarımızı aşmamızda, ve daha genişlemiş, daha kapsayan, huzurlu, mutlu bir varlık olmamızda bu sürecin içinden geçmemiz gereklidir.

Kişisel anlamda, İlahi Sevgiye odaklandığımızda ve farkındalık halinde kaldığımızda, Üst Bilinç, bizi bu İlahi Sevgi ile adeta yıkar, paklar, ve saf bir enerji ile doldurur. Yıkama paklama, kirlilikten arınma anlamında değil ama bize artık hizmet etmeyen içimizde oluşturmuş olduğumuz enerjileri serbest bırakıp onların bizden akıp gitmesi anlamında kullandığım kelimeler. Belki de çocukluğunuzda içinizde bulunduğunuz ortamda yapmanız en makul olan şey çocukluğunuzu, anlık yaşayabilme özelliğinizi bastırıp, yetişkinlerin size o an için en doğru gördükleri kalıpları koşullu bir sevgiyle empoze etmelerine bir miktar boyun eğmekti. O bir miktar, gördüğünüz baskının düzeyine veya koşulsuz sevginin miktarına göre az veya çok olabilir. Az travmatik veya çok travmatik bir çocukluk geçirmiş olabilirsiniz. Eğer anne babanız çok gelişmiş seviyelerde ise, belki de hiç travmanız dahi olmamış olabilir, ama bu çok çok seyrek olduğunu düşündüğüm bir durumdur.

Travma kavramını büyütmemek lazım. Parmağınızı masaya çarpmak da bir travmadır. Fiziksel bir travma nasıl tabii ise, duygusal ve zihinsel travmalar da tabiidir. Büyürken de aynı şekilde her yerde duygusal ve zihinsel masalar vardır ve parmağımızı onlara çarpar dururuz. Ta ki, çarpmamayı öğrenene kadar. Herşeyin ışık ve sevgi olduğu bir dünyaya gelmiş olsaydık ve ruhumuz tecrübesiz olsaydı pek bir gelişim kaydedemezdik. Bu sınırlamaları yaşayıp içlerinden olgunlaşarak çıktığımızda, aynı anda da yaratıcılık ustalığımız büyük bir gelişim kaydeder.

Evet, kişisel anlamda İlahi Sevgiye odaklanmak ve farkındalık halini korumak, derin bir arınma ve olgunlaşmayı benim bildiğim kadarıyla mümkün olan en hızlı yoldan sunar. Çünkü Üst Bilinçten, Tanrı’nın yarattığı evreni kapsayan mevcut herşeyi bilen bilinçten doğrudan rehberlik almaya başlamışsınızdır. Sizin Üst Bilinciniz, benim Üst Bilincim, aslında hepsi aynı şeydir. Doğrudan Tanrı’dan rehberlik almaktasınızdır, en üst seviyedeki bilgelikten. Kıyaslamak gerekirse, örneğin sınıftaki öğretmeninizden rehberlik aldığınızda o da Tanrı’ya tam teslimiyet bilincinde değilse, bu onun şahsi ve sınırlı bir bakış açısından öğrendiğiniz anlamına gelir.

Kişisel boyuttaki bu arınma, ilişkiler boyutunda da geçerlidir. Başka insanlarla ilişkiye geçtiğimizde, Koşulsuz Sevgi’ye odaklanmak ve farkındalık halinde olmak, bir tür içsel dinginlik halinde onlara sağlayabileceğimiz en büyük faydaları sağlamamıza vesile olabilir. Çünkü aslında hepimiz kendi gerçekliğimizi Ruhsal boyuttan oluşturmaktayızdır ve karşıdaki insan eğer acı çekiyorsa veya bir sıkışmışlığı varsa, bunun en güzel çözümü o şahsın kendi içinde Sevgi ve Farkındalık ile arınmasıdır, Sevginin onu arındırmasına izin vermesidir, Tanrı’ya teslim olmasıdır. O kişi belki de Tanrı kelimesini, Sevgi kelimesini hayatında hiç kullanmayacaktır, ama bunlar önemli değildir. Ben sadece olan bir olguya kendi dağarcığımdaki bazı kelimeler ile işaret ediyorum. Kimisi için aydınlanma, bilinçlenme, varlıkla bütünleşme, uyumlanma, hayatla uyum bulma, huzur bulma, kişisel gelişim vs gibi kelimeler olabilir bunlar.. Bahsettiğim tecrübe özünde aynıdır, kullanılan kelimeler farklı olabilir.

Kendi gerçekliğimizi biz oluşturmakta olduğumuzdan, kendimize eziyet etmekten de ancak biz kendimizi kurtarabiliriz. Bu özgür irade bize verilmektedir, daha doğrusu özümüzde mevcuttur. Karşıdaki insan da aynı mekaniklere tabii olduğundan, sizin İlahi Sevgiye odaklanır, Koşulsuz Sevgi’ye odaklanır yaklaşımınız, onun bu enerjiyi bir şekilde hissetmesine neden olacaktır. Bunun farkında olsa da olmasa da, enerjiniz onu etkileyecek ve onu desteklemiş olacaksınız. Tabii ki bu enerji etrafında gerçekleşirken, o şahıs sizden uzaklaşabilir veya geri çekilebilir, bu enerjiye direnebilir. Ama ne olursa olsun, aynen bir kartopunun güneşle teması gibi, bu enerji onu eritmeye başlayacaktır, eğer o kişi sizi gerçekliğinde az ya da çok tutmaya devam ederse. Bir etki olacaktır, ve oldukça da etkili olacaktır, birliktelik devam ettiği sürece.

Bu ve bundan sonrası o kişi için, o kişinin tercihlerine göre şekillenecektir, aynen sizin meditasyonunuzun, İlahi Sevgiyi yaşamanızın sizin odaklanmanıza, teslim olmanıza bağlı olduğu gibi. Aslında bundan sonrası öncesi gibi bile düşünmeye gerek yoktur, hayat tek bir süreklilik anıdır, ve yaratım bir süreklilik halinde devam eder. Şu an gerçekten ne yaratmaya odaklanıyorsanız hayatınız o yönde şekillenecektir. Bu bağlamda geçmişin bir önemi yoktur, şimdi herşeyi değiştirebilirsiniz.

Nasıl mı? Eğer siz şu anda kronolojik bir tarihi olan bir dünyada yaşıyorsanız, geçmişte olmuş bitmiş olan olayları değiştiremezsiniz, çünkü böyle bir dünyada yaşamayı istiyorsunuz, bundan vazgeçmiyorsunuz. Ama bu olaylara yüklediğiniz anlamları, geçmişten ne çıkaracağınızı veya ondan tamamen bağımsız niyetlerle bir yaratım sürecine girerek yeni bir gerçeklik oluşturmayı seçebilirsiniz. Aniden dönüş yapan insanlar vardır ya hayatta. Bir anda değişmeye başlar, örneğin bir anda sigarayı atanlar vardır, bir anda kariyer değiştirenler vardır, bir anda kendini ruhsal gelişime adayanlar vardır. Bir anda olur herşey, anda olur herşey, anda başlar ve anda devam eder.

Eğer Koşulsuz Sevgiye olan odağınızı ve farkındalık halinizi korumazsanız, ve ağırlıklı olarak yüzeye odaklanmaya başlarsanız, derin arınmanız duraklayacaktır, ve yüzeyde kalmaya başlayacak yani burada olan tecrübelere odaklanmış olacaksınız ve içeride kalan ve sizi etkileyen derin enerjilerde bir değişim olmayacaktır. Bir bakıma derin arınmanız duraksayacaktır. İşte günümüzün dünyasında da insanların birbirlerini anlamasında ve barış bulamamasındaki en önemli etken de burada saklıdır:

İnsanlık olarak birbirimize Koşulsuz Sevgi ile yaklaşmayı henüz tam öğrenmiş durumda değiliz. Koşulsuz Sevgiyi tam bulamamış veya sınırlı düzeyde farketmiş olduğumuzdan, yaşamımız ve arayışımız devam ederken, birbirimizle olan ilişkilerimizde egomuza/nefsimize çoklukla uyarak birbirimizi yargılayabilir, bunlar doğrultusunda birbirimizi tetikleyebilir ve hayat dramaları yaratabiliriz. Haberleri açtığımızda, insan ilişkilerine baktığımızda bunun sayısız örneğini görürüz. Birbirlerini anlayamayan, yargılayan insanlar. Kimi durumlarda anlamak bile istemeyen, kimi durumlarda ise anlamaya çalışan ve çabalayan ama tam başaramayan..

Koşulsuz Sevgiye odaklanmak ve Farkındalık halini korumak, bir bakıma aynı eylemi öğrenmemize yardım eder. Yani hakikate odaklanmak bir bakıma ustalığın kendisini bize kazandırmakta olacaktır, ve hakikate odaklanmak, hakikatin ne olduğunu bize öğretecektir. Yani kendisi, kendisini öğretir.

İnsanlık için de karşılıklı anlayışı ve çatışmaların durmasını getirecek olan budur. Birbirimizi anlayabilmemiz için Koşulsuz Sevgi’nin bizi olgunlaştırmasına izin vermeliyiz ki edineceğimiz dersleri edinelim ve zihnimiz artık bize hizmet etmeyen kalıplardan kurtulup, daha geniş gerçekliklere ulaşabilsin. Bu sayede de anlayışımız gelişecek, birbirimizi hakikaten anlayabileceğiz. Birbirimizi anlamaya başlayınca da çatışmalar ortadan kalkmaya başlayacak. Bu yüzden Koşulsuz Sevgi’ye odaklanmak ve farkındalık halinde yaşamak, yani varlıkla uyum içinde, teslimiyet halinde yaşamayı öğrenmek insanlığın huzuru, mutluluğu ve gelişimi için çok büyük önem taşır, vazgeçilmezdir. Bu yüzden ilişkilerde de Koşulsuz Sevgi’ye odaklanmanın önemi çok çok büyüktür. Hatta sıkıntılardan ve üzüntülerden kurtulmak ve mutluluğumuzun artması açısından benim kanaatime ve hissiyatıma göre daha önemli bir şey olamaz.

Ek 1: Koşulsuz Sevgi’de derinleşmenin bir kuralı yoktur bence. Zaten kendisi kuralsız, koşulsuz bir enerjidir. Dolayısıyla şöyle sevilir, böyle sevilir, şöyle derinleşilir demek sadece sınırlı bir bakış açısından bakıldığında mantıklı bir şeydir. Yani Koşulsuz Sevgi’yi bir kurala hapsetmek mümkün değil diye düşünüyorum, öte yandan da kurallarla da Koşulsuz Sevgi’yi öğrenebilirsiniz. Herşeyin ötesinden gelen bir enerji olduğundan ve herşeyin içine nüfuz eden onunla bir olan bir enerji olduğundan hiçbirşeyi dışlayamayız Koşulsuz Sevgi’den bahsederken.. Kendisi kendisini öğretir diyorum ya, yazdıklarım buna işaret etmek için işte..

Ek 2: Ruhsal Kalp denen içsel merkeze odaklanmak, İlahi Sevgiyi yoğun ve derinden hissedebilmek için kullanılan bir tekniktir. Bunun için göğsümüzün merkezine odaklanır, ve Tanrı’yı, hakikati, gerçeği bulmayı, bu İlahi Sevgiyi tecrübe etmeyi en derinden isteriz (niyetleniriz) , ve odağımız her dağıldığında, dikkatimiz düşüncelere, duygulara, fiziksel dünyaya çekildiğinde göğsümüzün merkezine tekrar geri getiririz. Ruhsal Kalp ve İlahi Sevgi farkındalığı, kişi bu paragrafta anlatılan şekilde odaklanmaya devam ettikçe artar. Aslında Tanrı’ya odaklanıyoruzdur. Tüm yaratılışın ötesindeki yaratılmamış boyutuna Tanrı’nın. (Küçük bir güncelleme: Ötesinden kelimesini ‘tüm yaratılışı kapsayan, ve zaman, mekan, varlık, bilgi, boyut, anlam ne varsa tüm bu oluşlardan bağımsız’ olarak biraz açabiliriz, ama Tanrı’yı kelimelere sığdırmak imkansızdır değil mi?) Bunu eğer otururken tüm odağımızı vererek yapıyorsak oturarak yapılan Ruhsal Kalp Meditasyonu olur. Hayatımızı yaşarken farkındalığımızın bir kısmını Ruhsal Kalpte, bir kısmını da gerektiğince dünyadaki işlerimizde tutarak yapıyorsak, bu, hayatı Ruhsal Kalp veya kalp merkezli yaşamak olarak ifade edilebilir. Meditatif bir halde yaşamış oluruz böyle yaparsak. Bir gün meditasyon konusunda daha detaylı yazılar yazmak dileğiyle.