Oldukça geç bir saatte yazıyorum bu yazıyı, İnstagram’la alakalı bir yazı okudum, oradan ilham alıyorum. Yazıda İnstagram’da insanların verdikleri pozların gerçeği yansıtmadığı, genelde insanların en güzel ışıklandırma ve pozisyonda görüntü verdiği ve bu görüntülerle kendi rahat halimizi kıyaslayıp mutsuz olmamamız gerektiği ile ilgili bir yazıydı.. Genç bir kız doğal hali ve kasılmış hali ile iki resim çekilmiş ve bu mesajı paylaşmış..
Ben de benzer bir konudan bahsetmek istiyorum. Toplum genelinde olumsuz addedilebilecek olan duyguların yaşanmasına nispeten bir tabu gibi bakılabilmesi, insanların bu duyguları saklama ihtiyacı hissetmesi konusu..
İnsanlar başkalarıyla ‘karanlık’ taraflarını veya nefsani hallerini paylaşmak istemezler pek.. Ya da çok yakınlarıyla belli bir düzeyde paylaşmak isterler. Bunun düzeyi kişiden kişiye değişir.. Bazı insanlar çok özel kalırlar, bazılarının da içi dışı bir olacak kadar açık olduğu görülmüştür.
Benim ifade etmek istediğim.. son yıllarda toplumun biçtiği rolden sıyrılmakla meşgul olurken.. derinde yatan bir çok duyguyla ve halle yüzleşmiş olduğum gerçeği.. ve dönem dönem çok yoğun bu duyguları yaşarken, kendimi ne kadar yargılamakta olduğumu farketmem, ve zamanla kabule geçip bu duyguları anlama fırsatı bulmamı da içeren bir süreçten geçtiğim..
Özellikle meditasyon, yani benim uyguladığım şekliyle farkındalık halinde kalma ve Ruhsal Kalbe ya da nefese odaklanma pratiği.. insana tinsel enerji yükleyen bir pratik, bu enerji içeri aktıkça.. sevgi enerjisi de diyebiliriz buna.. içeride saklı kalan kısımları, travmaları zamanı geldikçe yüzeye çıkarıp, farkındalığımıza getiriyor, dikkatimize sunuyor. Bu olduğunda, eğer farkındalık halinde kalırsak, kabule geçebiliyoruz, ve almamız gereken dersleri alıyoruz.
Zihnimizin karanlık kısımıları aydınlanmaya başlıyor, adeta genişleyen bir ışık topu gibi kalbimizden itibaren bedenimiz ve zihnimiz ışıkla, sevgiyle dolmaya başlıyor.
Burada vurgulamak istediğim nokta, bu olurken, yoğun duygularla karşılaşmamız olası birşey. Çünkü bir çoğumuz geçmişimizden bir çok travmayı içimizde, bilinçaltımızda barındırıyoruz. Sevgi enerjisiyle, tinsel enerjiyle dolmaya başladığımızda, travma ile ilişkili bu enerjiler açığa çıkıyorlar.. Burada işte bu enerjilere direnmekten ya da bastırmaktan olgunlaşıp kabule geçmeyi öğreniyoruz.
Yani kimilerinin tabiriyle diplerde sekmekte de olabiliriz.. ama aslında yaptığımız bilincimizden çöpleri temizlemektir. Bu adım atlanamaz.. Arınma adımıdır bu.. Kirli miyiz yani biz şimdi?
Bir bakıma evet.. ama kötü anlamda değil.. çamurda oynayan bir çocuk gibi .. oynamayı öğrenirken kirleneceğiz elbet ruhlar olarak. Ruhumuz yaratıcı olmayı öğreniyor, Tanrı’nın sureti olarak potansiyeline ulaşmayı öğreniyor.. elbet hatalar olacak.. ama her hata aslında ileri bir adım.
İki adım ileri ve bir adım geri gibi görünebilir süreç.. çünkü direnç noktalarıyla karşılaştığımızda sanki geriliyormuş veya başa dönmüşüz gibi bir duyguya kapılabiliyoruz. Ama burada aslında yine ileri bir gidiş var, tabii bizim samimiyetimize, yüzleşme cesaretini içimizde büyütmemize, yani kendimizi koşulsuz sevgi ile doldurabilmemize, kabule geçebilmemize, bu yöndeki iradeyi gösterip sabırla devam etmemize bağlı. (kendimize eziyet etmek asla değil, kalbimizin rehberliğinde gelişim göstermekten bahsediyorum)
Başımıza gelenler hiç beklenmedik şeyler gibi görünebilir, ama samimi niyetlerimiz doğrultusunda bir çizgi verilir bize. Doğruya ve iyiye niyetlenirsin ama bir bakarsın çok büyük sınavlar çıkmış karşına. Çizgi verilmektedir niyete göre, o sınavları geçince niyetimiz gerçek olup hakikati çok daha güçlü tecrübe ederiz, ama işte o sınavlardan geçerken ve zorlanırken çizginin böyle olduğunu farkedemeyebiliriz.
Sallayın İnstagram’ı, Facebook’u ve insanların maskelerini. Siz kendinize dikkat edin, dürüst olmak için çaba sarfedin. Kendini tanıdıkça insan, başkalarının maskeleri de zaten onun için inmiş oluyor. Tabi aldanmak, aldatılmak her zaman mümkün ama onlar ancak bizim toyluğumuzdan, ve henüz gerçeğe tam inemememizden kaynaklanır. Aldatılsak bile bu bizi eğitmek için bir derstir, bir hediyedir durum böyle olunca.
Çok yorgunum ve geç bir saat ama bu yazıyı paylaşmak istedim. Hangi zorluklardan ve yoğun duygulardan geçiyorsanız geçin, bilin ki sonrasında o zorlukları aşan bir bilgelik var. Kendi içinizde hakikati bulun, hakiki olun. Niyetin karşılığı Yaradan tarafından verilir.
Sevgiler. Selamlar.
Son Not: İki Adım İleri, Bir Adım Geri gibi gelebilir ama aslında hep ileridir. Ne olursa olsun bilgi artar. Ama kaşarlanma ile arınma arasında da fark vardır. Kaşarlanma, hatada ısrar ede ede bilgi toplamak, arınma ise, doğruya yönelerek hataları çok tekrar etmeden hakikate doğru adım atmaktır. Arınma sırasındaki güçlüklerden yılmamamız, zor zamanda destek olması için yazdım bu yazıyı.