Başlamadan buna bir göz atarsan hangi konuda yazdığımı daha iyi anlayabilirsin: https://erdalbora.com/tr/2022/en-derin-gerceklere-dokunan-bir-paylasim/
Sezgisel bir yazı bu. Bir yandan da tecrübemin doğruladığı bir yazı hayatımda. Planlamamıştım, az önce bilgisayarda çalışırken içimden geldi, aklıma geldi yazmak.
Herşey her zaman var aslında. Tüm ihtimaller, herşey hep mevcut. Sadece herşey şu an bizim için görünür olmayabilir. Bizim için görünen, şu anki tecrübemiz. Bu da sadece sonsuz çeşit olası tecrübeden bir tanesi.
Ortak bir dünyadaymışız gibi görünüyor. Ama aslında, bu sadece görünen bir tecrübe. Biz ortak bir dünyada değiliz aslında, bunun ötesi var. Biz aynı anda herşeyiz, dünya sadece şu anda onu tecrübe etmek isteyen ruhların birlikte kendilerine gösterdikleri bir şey. Tabii ki hepsi de aslında tam olarak aynı şeyi görmüyorlar. Ama pek çok ortak tecrübe parçalarımız da oluyor.
Yani görüneni, aslında sürekli bir devinim, değişim içinde şekilden şekile gireni mutlak gerçek zannetmeyelim. Onun belli bir şekilde kalmasına bel bağlamayalım. Ama bir yandan da görünüyorsa onu biz çoktan yaratmışız demektir, olduğunu inkar da etmeye gerek yok, sağlıklı değil bu.
Burada önemli olan biz yarattık, yaratageldik tecrübemizi (şu an bize görüneni) ve biz yaratıyoruz tecrübemizi şu anda.
Aslında, sadece şu an var, ve tecrübemizi şu anda biz yaratıyoruz. Zaman bile kendimize gösterdiğimiz bir şey. Başka bir açıdan baksaydık, herşeyi bir anda olmakta görebilirdik.
Görüneni biz yarattığımıza göre, en güzel tecrübeleri neden yaratmayalım?
Bunu en etkili şekilde yapabilmek için, önce kendimize yaratıcı olduğumuzu göstermekle başlamamız lazım. Görüneni bir süreliğine bir kenara bırakıp, değişmeyene, varlığımızın hiç değişmeyen kısmına bakmaya başlayalım, ve bu olduğumuzu da görelim.
Değişen kısım, bilimce hep incelenegelmiş. Ve asla bitmeyen bir inceleme bu, çünkü bilimsel yaklaşırken incelenen şey, aslında sonsuz ihtimaller bütünü. Biz bunu da içeriyoruz, ama bunu incelemekle bitiremeyiz. Önemli olan bunun gerçek gibi de görünebilen, sonsuz bir değişim denizi gibi bir şey olduğunu anlayıp, onu dilediğimiz gibi görmek, istediğimiz gerçekliği kendimize gösterebilmek.
Değişmeyen kısmımız, herşeyi içeren farkındalık ve istediğini yaratan zeka, ve herşeyin kaynak enerjisi saf sevgi, koşullarca henüz şekillenmemiş sevgi. Ve bunlar değişim halindeki sonsuz ihtimaller denizini de yaratıyor, onunla da bir bütünler aslında. Ve insan olarak da bunun içinde bir ihtimali yaşıyoruz, kendimize öz varlığımızdan yaşatıyoruz.
Biz bu YARADAN olduğumuzdan, hem kendimize kim olduğumuzu dilersek gösterebilir, hem de istediğimiz gerçekliği yaratabiliriz. Ya da bütün bunları reddedebilir, görmek istemeyebilir ve dünyada onunla cebelleşen bazen bir adeta piyon gibi de olabiliriz.
Kilit-anahtar misali, bir tecrübe yani gerçek görünen bir algı, bir gerçeklik yaratmaktayken, onun içinde kendimizi tam farketmediysek, bu gerçekliğe bazı şeyler ekleyerek (eklediklerimizi bir anahtar gibi düşünelim), kendimizi farkedebileceğimiz bir gerçeklik yaratabiliriz.
Anahtarın ne olduğu çok önemli değil. Yeter ki kilidi açsın ve bize kendimizi (asıl, hem değişmeyen, hem değişeni de kapsayan yaratıcı varlığımızı) farketmemizin mümkün olduğunu hatırlatsın, unutkanlığımızı bir kenara bırakmamız yönünde harekete geçmek için gerektiğinde onu bir hatırlatıcı, ya da bir eylem planı, ya da bir devinim ya da bir hareketsizlik, bir durup bakma olarak kullanabilelim. İşte bu eklediklerimiz, ruhani pratikler, spiritüel yöntemler, yaklaşımlar, öğretiler vs. kilitlere göre yapılmış, veya gerektiği şekilde bir araya getirilen, bazen yeni modelleri icat edilen, yaratılan anahtarlar.
Sen hangi kilidi kurduysan, anahtar da ona göre gelecek sana eğer samimi istersen. Ama aslında bulduğumuz şey hiç değişmeyen aynı şey, hatta tüm şeylerin ötesinde olduğundan, üzerinde konuştukça, paylaştıkça, onu benzer ifadelerle ifade edebildiğimiz, ortak bir dil, ortak bir dünya da gösterebiliriz kendimize. Böylece birlikte uyanabildiğimiz, birbirimizle bu konuda iletişim kurabildiğimiz bir gerçeklik de oluşturabiliriz. Bir insanlık olarak da, birbirimize destek olarak TANRISAL varlığımıza uyanıp, aydınlanmış bir insanoğlu olup, istediğimiz en güzel gerçeklikleri yaratabiliriz.
Nereden başlamalı? Buna samimi niyetlenmen yeter. Gerisini sen yaratabileceksin nasıl icap ederse. Buna garanti veriyorum.