Oldukça yoğun bir tecrübe yaşadım az önce, aslında bugün bir tanesi daha az yoğun bir tecrübe daha yaşamıştım. Yoğun olan tecrübede, arkadaşça bir sohbet sırasında iç dünyamdan geçmiş olan bir düşünceden bahsettim. Konuştuğum kişilerden birisi bir anda çok sinirlendi ve ortamı terketmemi istedi.
O düşünceyi paylaşmamın amacı açık bir kitap olmaktı. Arkadaşlıkta tam olarak hakiki olmak, hayatta tam olarak hakiki olmak amacıyla paylaşmıştım. Ama bu paylaşımım bir anda yoğun bir duygu açığa çıkardı karşı tarafta ve ortamı terketmemi istedi.
Bugün daha erken bir zamanda da bir arkadaşımla yine içimden gelen duygu ve düşüncelerimi olduğu gibi paylaştım. Onunla da ilgili olan bir konuda, birlikte gittiğimiz yolun pek hayırlı olmadığını hissettiğimi açıkladım, ve içimden geçenleri iyi niyetle söyledim.
Onda da bir üzüntü ve duygu yoğunluğu meydana geldi, ilk yazdığım tecrübe gibi değildi bu, bu sefer üzüntü ile uzaklaşma idi. İlki ise öfke ile uzaklaştırma idi.
Bunlar özel tecrübeler olduğu için kişileri paylaşmayacağım hiçbir zaman hiçbir kimse ile tabii ki. “Bu yazıyı yazmamın amacını şu.” yazmışım, ikinci kez geçerken üzerinden bu yazıyı yazmamın amacını aşağıda anlayabilirsiniz yazacağım. Sanırım değiştirdiğim tek cümle bu olacak.
Ben de böyle yoğun bir duygusal tepki ile karşılaşınca şaşırdım tabii, bir tepki bekliyordum ama böyle bir tepki beklemiyordum. Ama daha sonra normal olduğunu düşündüm, herkes iç dünyasına göre tepki verir.
Başka bir tanıdığımla da bazen konuşurken aniden sinirlenir kendisi. Ve tartışmaya başlarız. Sanki önü mani olunamaz bir senaryodur bu. Bir yerden bir şekilde sinirlenir. Ben kendim olurum, ve karşımda tanıdığım bu kişide öfke bir şekilde tetiklenir konuşmalarımızda. Bir alevlenir, sonra tartışırız, ben sönümlenmesi için elimden geleni yaparım, bazen de savunmaya geçerim ama bu işe yaramaz, daha çok kopartır ilişkiyi.
Karşıdakinden böyle bir enerji akışı olduğunda, kanaatime göre benim de egom aktive oluyor, ve o an eğer merkezlenebilirsem, oluşan enerji güzel bir şekilde koşulsuz sevgi enerjisi ile sönümlendirilip bende bir olgunlaşma meydana geliyor.
Az önce olan karşıdan bu yoğun duygu akışından sonra ben de bir süre sonra büyük bir heyecan ve titreşim hissettim içimde. Ruhsal Kalbe odaklandım, ve içimde bir olumsuzluk oluşmadı, ancak yine de karşı tarafa bir dönüş yaptım. İletişimimiz bir anda kesilmişti oysa ki ona da gerçek niyetimi iletme isteği duydum ve bunu yaptım.
Yapmayabilirdim de belki.
Evet.. dürüstlük bazen üstü kapalı enerjilerin üzerini açabiliyor, ve ortalık karışabiliyor. Zaten ben kendimi bulma yolunda epey bir üstü kapalı enerjiyi açtım, hayatım da epey bir karmaşalardan geçti. Şu anda içim rahat bir şekilde yazıyorum bu yazıyı. Belki de uzun bir süre görüşmeyeceğiz veya bozuşacağız paylaşımda bulunduğum insanla.
Şimdi bir olay daha hatırladım. Orada da aynı şekilde karşıdaki bir anda sinirlenmişti.
Benim yorumum şu. Üzeri kapalı olan, derindeki bilinçdışı duygular hayatın önümüze çıkardığı tetiklerle bir anda tetiklenebiliyor. Bunlar bizim gelişimimiz ve kendimizi tanımamız için hayatın bize sunduğu imkanlardır. Hayat sanki zeki bir varlık da bize bunları sunuyor mu? Elbette, benim hem mantıksal çıkarımım hem de sezgisel hissim hayatın zeki ve bilinçli bir varlık olduğunu söylüyor bana. Bu benim perspektifim, bakış açım ve sizle bunu burada paylaşıyorum.
Bundan sonra ne olacak.. Ben bir adım daha ilerlediğimi düşünüyorum. Bazen doğru söyleyen dokuz köyden kovulabilir. Ben de kendime sadık olduğum için hayatımdaki bir çok ‘köyden’ ayrıldım. Kimisi oldukça kavgalı tartışmalı geçti, kimisinde de ben depresif bir şekilde bura ne ya diyerek ayrıldım. Kimisi de, sessiz sedasız bir ayrılma idi, o anda söyleyecek bir şeyim yoktu çünkü ayrıldığım ortamdakilere.
Red yemek sizde bir yanlışlık olduğunu göstermez. Red yemek, reddedilmek, sadece enerjinizin sizi reddeden kişi ile uyumsuz bir noktasının ortaya çıkması ve birbirinizden itilmeniz anıdır. Çok normaldir. Mesela şu anda sizi istemeyen, sizden hoşlanmayan on milyonlarca insan olabilir dünyada. Aynen elmadan hoşlanmayan belki on milyonlarca insan olabileceği gibi, muhtemelen vardır değil mi elma sevmeyen bu kadar sayıda insan? Reddedilmek, onaylanmamak da aynen böyle birşeydir, sizi reddeden onaylamayan insanlarla alakalı birşeydir. Tabii ki sizle de alakalıdır, o halinizle o insanların reddedeceği bir şekilde yaratmışsınızdır kendinizi. Ama önemli olan şudur. Sizde bir yanlışlık falan yoktur. Siz sadece bir yaratım yapmışsınızdır, onlar da sizi reddetmektedirler, o kadar. Tabii ki reddedenlere göre siz yanlışsınızdır ve öyle olmamanız gerekmektedir. Ama evrene göre siz öyle olabilirsinizdir, öyle olmaya izin vermektedir evren size, öyle varolmanıza imkan tanımaktadır. Dolayısıyla red anından sonra her an olduğu gibi olmanız gereken yere akarsınız. Hayatınızda sizi reddeden ve sizinle olmak istemeyen insanların olmadığı bir gerçekliğe. Bu muhteşem güzel bir şeydir. Neden mi? Çünkü sizi reddedenlere bu özgürlük verilmekte, ve onlar sizsiz bir gerçeklik yaşayabilmekte, siz de sizin enerjinizle uyumlu bir konuma gelmektesinizdir. Gerçek arzunuzu elde etmekte olduğunuz konuma. Zaten de her zaman bu konumdasınızdır. Evren her zaman size gerçek arzunuzu verir.
Gerçek arzunuz bileşik bir enerjidir diyeceğim şimdi. İçinizdeki tüm enerjilerin, bunlar duygular, düşünceler veya kolayca farkında olunmayan daha derindeki manasal enerjiler olabilir. Niyetler gibi. Bir niyet sessizce düşünmeden de hayata geçirilebilir. İşte böyle bileşik bir enerji bütünüdür sizin gerçekliğiniz. Hayat da ruhunuzun şekillendirdiği bu bileşik enerjiyi size aynen sunar. Belki de hayatın kendisi bu bileşik enerjinin oluşturduğu gerçekliktir, en yüksek perspektiften bakarsanız. Yani rüyayı bir gören vardır, görmek istediği gibi görür. Ol der olur. En derinde budur.
O yüzden gönlünüzü dinleyerek, ona uyumlu hareket ettiğinizde, içinizden geleni yaptığınızda başınıza gelen tecrübeler, insanların size tepkileri, tam olarak olması gerektiği gibi olmaktadır. Siz arzu ettiğiniz gerçekliğe geçiş yaparken, hayatınızı an be an farkında olarak veya olmayarak yaratırken, başınıza gelenlerdir. Reddedilmek çok normal, hayatın bir parçası olan bir şeydir. Onu da olduğu gibi kabul etmeniz, içinizdeki koşulsuz sevgiye odaklanmayla ve olan bitenin farkında olmayla eş zamanlı bir şekilde gerçekleşecektir. Bütün bunlar olurken de ruhunuzun derinliklerinde, belki de ruhunuzun bir boyutu olan huzur boyutunu keşfetmek ve giderek yaşamak her zaman mümkündür. Huzurlu olabilirsiniz yani, gerçekten bunu tecrübe etmek istiyorsanız..
Sanıyorum yazıyı yazmaktaki niyetim, içimdeki enerjiyi bir yaratıma çevirmek, bu yaratım da reddedilmek ve dürüstlük üzerine bir yazı olacak. Tabii ki içimdeki enerjilerden etkilenmiş bir yazı. Ama böylece bir gün aynı enerjileri yaşamakta veya hayatında yaşamış olan ve yazıya bir şekilde hayat tarafından yönlendirilecek insanlar için tam olarak benzeri olmayan bir perspektif verebilecek bir yazı olacak. Hayat benim için de bir miktar daha açılmış olacak, okuyanlar için de. Amacım da buymuş herhalde yazıyı yazarken. 🙂
Yazının hemen ardından güncelleme: Yazıyı yazmak içimdeki enerjiyi tam olarak çözümlememiş, bunu farkettim. Bunu ancak meditasyon yaparak rahata erdirebilirim. Yani yazı bir miktar içimdeki enerjinin beni harekete geçirmesi ile de gerçekleşmiş, kişisel ve duygusal yönü de olan bir yazı olmuş..
Az sonra bir güncelleme daha: Yazıyı tekrar okudum gönderdikten sonra. Meditasyona halen başlamadım. Sanıyorum, içimdeki enerji halen bilincimde bir video filmini yeniden izlemek gibi tecrübemde tekrar eden bir şekilde tezahür ediyor. Neden mi? Ona odaklanmaya devam ediyorum da ondan. Odağımı değiştirip Ruhsal Kalbe çekiyor ve meditasyona geçiyorum şimdi. Yarım saat sonra inşallah dönüp yazıya devam edeceğim.
Yarım saat geçmedi, ve sanırım sandığımdan daha büyük bir enerji açığa çıkarmışım. Yapabileceğim tek şey var. Bu yazıyı burada kesiyorum. Bu enerjiye artık odaklanmayacağım ve derin bir meditasyona devam edeceğim. Hayata, Tanrı’ya güveniyorum. Ve teslim oluyorum.
Ertesin gün güncellemesi: Enerjide bir çözümlenme oldu, Ruhsal Kalbe, İlahi Sevgiye odaklanmamın büyük yardımı olduğunu düşünüyorum. Kesintisiz bir odak değildi, ama sıkışan bir enerjinin serbest bırakıldığını ve arındırıldığını söyleyebilirim. Bundan sonra da 4 makale daha yazdım. Bu yazının devamı olabilecek makalenin linkini de buradan veriyorum:
İnsanlara Yardım Ederken ve İlişki Kurarken Koşulsuz Sevginin Önemi Üzerine