Yazıyı okumadan önce eğer henüz yapmadıysanız bu yazıya bir kez göz atmanızı öneririm.
 

 

Bu yazım Anakin Skywalker’ın hikayesini bilenler için 🙂 Aslında şu anda bu yazıyı okuyup da yukarıdaki resimdeki gibi hissedenlere.

Evet yine spirale girdiniz değil mi? Büyük bir üzüntü var derinlerde kendini hissettiren. Ve tüm gerçekliğiniz yine karamsarlaştı.

Nasıl oluyor? Neden oluyor? İçindeyken anlaşılması tam bir muamma değil mi? Sanki renkli bir film izlerken renkler siyah beyaza dönüyor, kayboluyor gibi. Yemek yiyorsunuz ama tat alamıyorsunuz. Bir şeyler yapıyorsunuz ama keyif alamıyorsunuz. Keyfi düşünmek bir tarafa, hayat anlamsız geliyor.

Bu anlamsızlık duygusundan kendince uzaklaşmak, veya bunu bastırmak için herkesin yaptığı şeyler vardır kendine göre. Siz de bunları yapıyorsunuz ama hiçbiri tat vermiyor mu artık?

Star Wars büyüleyici bir evren olmuştur benim için geçmişimde. Zamanında arkadaşlarımızla dağa kamp yapmaya gider ve Jedi eğitimi dediğimiz maceralara atılırdık. Ağaç bir ev vardı Uludağ’da orada kalırdık, FRP oynardık, spor yapardık, tabiatta gezerdik. Plastik sopalarımız bile vardı, onlarla kılıç talimi bile yapardık.

Bu Jedilıkta birşeyler bizi etkilemişti.. ama neydi bu? Yıllar geçti.. yeni Star Wars filmleri geldi.. arka taraflarda bir yerlerde bir parçamız oldu hep bu hikaye.

Ne oluyordu da Anakin Skywalker karanlık tarafa geçiyordu? Obi-Wan’ın Anakin’le son karşılaşmasında onla bir konuşması vardır. Saydırır, yargılar durur. Epey kızmıştır Anakin’e. Kendine göre haklıdır tabii.. O kadar eziyete sebep olmuştur ki Anakin.. E peki madem siz Jedi ustasıydınız neden engel olamadınız Anakin’in karanlık tarafa geçmesine? Yoda bile bir şey yapamadı değil mi?

Tabii ki Star Wars, George Lucas’ın uzun yıllar boyunca sürekli geliştirerek kaleme aldığı bir senaryonun etrafında, giderek onu da aşarak ve binlerce kişilik ekibin ve milyonlarca izleyicinin etkisiyle gelişmiş hayali bir evren.. Ama bu evrende ilginç olan bir şey vardı, muamma olan birşey. The Force denilen, Türkçe’ye Güç olarak çevrilmiş olan şey..

Bir şekilde milyonları büyülemişti Star Wars.. Şimdi ise konumuz buradaki karanlık tarafa geçme hadisesi..

Gerçek hayatta karanlık taraf nasıl oluyor? Herkesin bir gölge tarafı vardır.. Ben karanlık tarafı ıstırap çekmek, veya bu ıstıraptan kaçmaya çalışırken arzuların peşinde koşmak, karmaşaların içinde debelenmek, insanın üstünde ağırlık yapan öfke, suçluluk, utanç, üzüntü, bunaltı, sıkıntı gibi bir çok duyguyu arka planda hissettiği ve bunun üzerine giydirilmiş bir hayat hikayesi yaşadığı durum olarak tanımlıyorum şu an.

Yani bir film oynuyor ve filmde öyle bir yere, bir bölüme geldiniz ki, siz ondan hiç ama hiç keyif almıyor, aksine ıstırap çekiyorsunuz. Sanki tüm film bu bölümdeki sahnelerdeki duygulardan ibaret gibi. Aslında bu film sizin hayatınız. Ve tüm hayatınız bu olumsuzluğa gark olmuş bir durumdasınız.

Şimdi buradan nasıl çıkacağız? Bu yazıyı okuduğunuza göre büyük ihtimal çıkmak istiyorsunuz.

Obi-Wan Kenobi’nin Luke Skywalker’a bir öğüdü vardı.

“Hatırla: Güç Seninle Olacak, Her Zaman.”

Star Wars evreninde Güç deniyor buna.. bizim evrenimize gelelim. Sevgi kelimesini kullanalım. Neden mi bahsediyorum?

Şöyle bir benzetme yapayım. Şimdi soğuk ve karanlık bir odadasınız diyelim. Elinizin altında bir düğme var ve buna basabiliyorsunuz. Bastığınız zaman oda yavaş yavaş aydınlanmaya başlıyor. Nereden geldiği belli olmayan bir ışık odayı hem aydınlatmaya hem de ısıtmaya başlıyor. Butondan elinizi çektiğinizde de ışık kararmaya başlıyor ve oda soğumaya başlıyor.

İşte karanlık taraf da böyle bir şey. Siz butondan elinizi uzun süre çektiğinizde nasıl üşümeye başlayıp karanlıkta kalıyorsanız, Sevgiyi unuttuğunuzda, dikkatinizi ondan çektiğinizde, aynı şekilde yavaş yavaş karanlık tarafa doğru değişmeye başlar gerçekliğiniz.

Benim son zamanlarda fark ettiğim şey bu işte.. Doğrudan Sevgiye odaklandığım bir meditasyonu son yıllarda uyguluyordum. Ve son zamanlarda şunu farketmeye başladım. Ben ne zaman bu Sevgiye odaklanmayı bırakırsam, o zaman hangi konumda olursam olayım, yaşadığım tecrübe ıstırap içeren bir gerçekliğe dönüşmeye başlıyor. Ne bildiğim, ne yaşadığım, geçmişim, veya elimde olanlar hiçbir şeyi değiştirmiyor. Nerede olursam olayım, ıstırabın arka planda artmaya başladığı bir gerçeklik oluyor gerçeğim.

Çok şey bilebilirsiniz, çok tecrübeli olabilirsiniz hayatta. Ama eğer o butona basmayı bırakırsanız, tüm bildikleriniz ve tecrübeleriniz sizin ıstırap dolu hapishaneniz olacaktır. Ve bunu kendi elinizle yapmış olacaksınız.

O butona nasıl basmayı bıraktığımıza gelelim.. Aslında bunu herkes kendi nefsinde kendine göre yapar. Ama ortak kısım şudur. Burada Tanrı’nın Sevgisi kelimesini kullanacağım, ama yerine Güç de denebilir. Tanrı’nın Sevgisinin, Gücün her zaman sizinle olduğunu bir şekilde örten ve bu Sevgiye, Güce ulaşamayacağınızı, Tanrı’dan ayrık olduğunuzu söyleyen benliğinizin derinlerindeki kalıplar devreye girmiştir, siz bu kalıplara odaklandığınızda butona basmayı da aynı anda bırakmaktasınızdır.

Bu kalıplar, Sevginin, Gücün bizimle olmadığını, Tanrı’dan ayrık olduğumuzu, Tanrı’nın bizi terkettiğini bize söylüyordur sessizce, ve biz de onlara inanarak hareket ediyoruzdur. Ve bunun olabilmesi için bizim Ruhen, Sevgiye odaklanmıyor olmamız gereklidir o anda.

Peki nasıl kurtulacağız bu kalıplardan, bu en derindeki çekirdek yaradan? Yani gücün karanlık tarafından nasıl geri geleceğiz? Cevabı çok basit bu sorunun. Butona tekrar basacağız. Sevgiye odaklanacağız tekrar.

Halen sorunuz var mı? Mesela şunu sormuş olabilirsiniz: Bunu nasıl yapacağız peki? Sevgiye nasıl odaklanacağız?

Zihni çok aktive olmuş, düşünceler, duygular fırtına gibi seyreden bir insan, sevgiye nasıl odaklanır? Aslında hiç bir ön şart yoktur. Siz gerçekten isterseniz içinizde bu sevgiyi bulabilir ve odaklanabilirsiniz. Ama işinizi belki biraz daha kolaylaştırması için göğsünüzün inip kalkmasına ve buradan nefesin geçişine odaklanabilirsiniz. Dikkatiniz her dağıldığında tekrar bu inip kalkışa, yani buradaki nefesin ciğerlerinize dolma hissine odaklanabilirsiniz. Nefes zihni sakinleştiren huzur bulduran çok güçlü bir odak noktasıdır.

Ben nefesi fazla kullanmıyorum. Benim kullandığım yine nefes gibi güçlü olan odak noktası Ruhsal Kalp. Ben göğsümün merkezine odaklanıyorum ve oradaki Sevgiyi hissetmeye niyetleniyorum. Burada kaldıkça bu sevgiyi giderek daha çok hissedebiliyorum.

Nefes ve Ruhsal Kalp meditasyonda kullanılan 2 farklı odak noktasıdır. Nefese odaklanmak da bir süre sonra sizi Ruhsal Kalbe taşıyacaktır. Ruhsal Kalp ise insanın en derinindeki, Tanrı’nın sevgisinin, yani Gücün bize aktığı enerji merkezidir.

Obi-Wan’ın bir başka sözü: “Hatırla, bir Jedi içinden akan Gücü hissedebilir.”

Evet, hayali bir evren olan Star Wars aslında gerçeğe oldukça yakın olan öğeler içermektedir. Ama sakın ha Star Wars’daki tüm söylenenlere inanmayın. 🙂 Çünkü George Lucas her ne kadar çok zeki ve ilham sahibi bir insansa da, Star Wars onun yavaş yavaş zihninde evrimleştirdiği bir evren sadece.. Ama bize hediye ettiği Gücün hikayesi büyülü bir hikaye gerçekten.

Evet, bir Jedi içinden akan Gücü nasıl hissedebiliyorsa biz de içimizden bize akan Tanrı’nın sevgisini aynı şekilde hissedebiliriz.. Buna ne kadar odaklanırsanız, o kadar hızlı bir şekilde o sevginin farkındalığı hayatınızda artacaktır.

Karanlık taraftan gerçekten çıkmak istediğinizde söylediklerimi hatırlayın.

Güç her zaman sizinle olacak, ve siz ona odaklandıkça hayatınızda daha çok hissedeceksiniz onu, ve odanız aydınlanmaya ve ısınmaya başlayacak. Sevgiye odaklanın, onu içinizde bulun, içinizde olmadığını söyleyen düşüncelerinize ehemmiyet vermeyin, çünkü sizin her seferinde karanlık tarafa düşmenize sebep olan o düşünceler ve inançlar. Sadece onların farkına varın ve sevgiye odaklanmaya devam edin. Karanlık tarafınız, aydınlanmaya başlayacak.

“Hatırla: Güç Seninle Olacak; Her Zaman.” Obi-Wan Kenobi

“Hatırla, bir Jedi, içinden akan Gücü hissedebilir.” Obi-Wan Kenobi

Güncelleme: Bu yazıya destek olabilecek bir yazı daha yazdım kısa bir süre sonra.. Linki aşağıda:

https://erdalbora.com/tr/2015/sevgi-sevgiyle-ogrenilir/